25 Aralık 2014 Perşembe

Hoşgeldim

Baka baka belki çiçek acar karsi binalar,
Zamanlar hapis..
Sevgiler cümle içinde sadece.
Haberler günlük,taptaze lakin bilindik.
Boş ceplerle bir yürek var yanımda.
Karşıdaki denizin engeli duvarlar var.
Derme çatma günler. Özensiz..
Yanımda insanlar, sigaralar,yavan telaşlar, eşyalar ve biraz eski hikaye..
Asıl yorgunluk var sandığım gerçekliğim,
Hayal degil deyip nefes aldığım balkonumun penceresi..
Ha bugün ha obürü ha beriki..
Yürüdüğüm yol aynı ama bindiğim aracın dakikası fark eder.
O da belki..
Sadece ben mi varım yine?
Eski hikayelerim gibi.
Ben,biz ve hepimiz degil miydi?
Hoşgeldim...

7 Temmuz 2014 Pazartesi

Gökkuşağı

Evimin kapıları açılsa seninle Kolların bir gökkuşağı sarılırken.
Önce gülen gözlerin..
Saçların gecenin siyahı
Ellerin incecik sonra, 
Hoş geldim..
Ödünç degil sevgiler
Kıyı boyu martılar kadar gerçek,
Güne başlatan ilk nefes gibi. Ruhumu bırakıveriyorum güzel kalbine,
Boynunda uzanıp kalsam oracıkta..
Geçer hepsi;
Ne yolların yorgunluğu,
Ne de zerresi kalır karamsarlıkların
Yavaşlar yelkovanları saatlerin, 
Yanağında her soluğum bir Ege huzuru..
Peşinden sen sormadan dökülür kelimeler bir telaşla..
Yada sessizlik olsun varsın.
Hiç bir şey söylemeden öylece dursak yan yana,
Biz oluyoruz ya hani...
Zaten ellerinden anlarım yüreğinin rengini, Umudunu,korkunu,mutluluğunu;
Uzerime siner hepsi,
Belki sen olurum sonra..
Ve gözyaşılarını omuzumda taşırım..
Gülüşlerin hayatimin orta yeri.
Kalbime açılır evimin kapıları. 
Seni bulurum içinde. 
Ömrümüz bir çınar ağacı, 
Birlikte uzanırız gölgesine. 
Yağmur yağsa da güneş açar hemen.
Ardından koşar gelir yedi renk; 
Kırmızı,turuncu,sari,yeşil,lacivert,mavi ve mor.
Kollarımız gökkuşağı olur... 

1 Haziran 2014 Pazar

Odam

Gözlerde evvelki kir pas.
Kapı önlerinde gündüz karanlığı kalabalıklar.
Huzurlar kiralık değil ya, bugun var yarın dünkü kuruntu.
Memleket kadını gibi bizim mutluluklar.
Şöyle bir dokunsa kumaşına, anlar el isi mi goz nuru mu.. 
Çekip gider düşünmeden 
Faydasız tereddüt bizlere mahsus…
Kacış yok kavga edilecek ardın sıra kosan alacaklı tanış karamsarlık ile.
Sarıkamış soğuğu yok henüz etrafta, nefesler sakin.
Yine de doymaz aciz bedenler koca bir fincan içse üstünde dumanı tüten ikram edilmiş umutlardan..
Taze öğrendim ama hayal esnafının adresini.
Yol iz bilene açıktır gece gündüz.
Bir karşılıklı otursak yeter zaten, az biraz tebessüm.
Kulaç boyu istemedik ahir zaman malınızdan da mülkünüzden de...
Onca buz daği huzurlar erise gün be gün..
Bir damla sevgisi yeter belki yürekteki engin denizlere.
Ne kireç boyalı duvarlar dayanır, ne surları kalelerin. 
Pencere kenarı, güne uyandığım yolculuklar gibi simdi bakışlarım ..
Hepsi sizin olsa bile bir nefes kalır elbet.
O da bize yeter aydınlatır odamı..
Sönse dahi, daimi mum ışığım var davetli sevgiliye..
Ortada bir kaç kırık masa sandalye belki..
Biri denizi olur mavi, öteki beyaz bir kumsal..
Bir vakit gelir yuva olur bize kim bilir..
Uyanırsak zamanın dehlizinden gerçek olur omurluk düşler.

19 Ocak 2014 Pazar

Sekizinci Gün

Beyaz ahşap cilalı bina,rugan parlağı pencereler.
Yosun merdivenli bir yol, sessiz gri..
Serilmiş yüzü koyun.
Geçmişin şimdiki anı, takvim haftanın sekizinci günü..
Telaş hak getire, gelip geçenler umuru değil arsız kedilerin.
Hangi tepesinde yonttu acaba
Sait Faik tahta kalemini..
Belli ki tövbeli burası Istanbul'a..
Tam karşısında ama küs gibi dönmüş yeşil sırtını..
Varsa bir diyeceği söylese ya şimdi, vakit az.
Dönüş yaklaştı kalabalıklara..
Kimsenin değil buralar.. Herkes dönse evine, masaları kim topluyor acaba sahipsiz konaklarda.
Martılar son vapuru bekler gibi...
Yandı iskelenin ışıkları..
Her bir köşesi ayrı deniz, el ele yürümeler orman boyu..
İkidir hatırımda;
Damaklarda kalan orta şekerli huzur tadında.