Yeşilin bir kaç tonu her yanım..
Yolumuzu kesecek gibi sağlı sollu ağaç kalabalıkları..
Tütün kolanyalı dolu minübüsler.
Geneli tenha fakat tofaş çoğunluğunda yeni otobanlar..
Samimiyeti gözlerinde bölge eşrafı.
Bir bayram günü batı karadeniz..
Cumbalı köşkün sabah kahvaltısı kaldi aklımda.
Ahşap merdiven gıcırtılarda ayak sesleri..
Akşamına bahçesindeki çardağında içtiğim sigaram..
Safran çiçeği kokulu eski hanlar vardı yokuşlarda.. Safranbolu..
Sonrasında düşersen yola..
Pesin sira göğe yükselen yesil kravatlı dağların eteğinde bir şehir.
Dalganın uğultusunda bir oda salon misafir evi.
Asma köprülerin ulaştırdığı bedava bir manzara.
Turunculu morlu salatası ise balık yancısı..
Bir bordo kuyu dibi denizin kenarı..
Dolaşsan tek nefes ama vakit akıyor kayalıklardan süzülen kum taneleri gibi.. Amasra..
Zifiri karanlık kuytusunda bitti yol madenciler kentinde.
Goz alabildiğine gri limanlar..
Gelinlikler bile mat beyaz..
Evlerin bacaları ufluyor ciğerden is dumanı..
Her yer güzel, insan dostunu bulunca lakin..
Sarılacak bir kaç cümle.
Bir can evin ortasında..
Nefes alsın sabah koşsun günün en kış koyusunda sana doğru..
Uçları yenmiş Oğuz Atay kitapları..
Dağınık ama mutlu bir kanepe.. Zonguldak'ta bir ev.
Huzurlu bir günaydın ve yolculuk yeniden.
Yollara..
Sahillerde uzun bekleyişler sonunda Istanbula..
Uzağında bıraktığın yakin sevgilere hoşçakal diyerek..
Bir nefes aldı umutsuz tenhalardan..
Bir kez daha açtı güneş sonra..
Her zaman aydınlıklar..
Gidişler,varışlar,dönüşler..
Ve hep sonunda taze yolculuklar yeni şiirlere..