23 Ekim 2015 Cuma

Var yok zaman

Yaz, kış, her mevsim belki;
Bir saat gibi zihninde taşıdın,
Aslında lacivert ama siyaha çalan bir sabah uyanışı bu.
Ağzı burnu kan içinde kavgadan gelen çocukluğun da orada..
Koşar adım evin yolunu tuttuğun akşam vakti de.
Doldur içine her birini;
Komşu kadının kapıdan kovuşunu,
Yürek cebinde taşıdığın ilk sigarını düşün,
Ellerini kesip oynadığın gazoz kapağını,
Okul önlüğünü çıkarıp attığın o kadife koltuğu,
Televizyonun evde kamu malı olduğu yılları,
Boş arsada top oynadığın günü,
Olmayandan var ettiğin ilk aşkını,
Bayramda şeker yerine para veren evin istihbaratını aldığın günleri düşün..
Uçurtmaları,
Misketleri,
Tahta oyuncakları,
Hıdırellez zamanı yanan araba tekerleğini,
Ateş üstünde her atlayışında dilediklerini,
Bisikletini,
El emeği tüf tüf tabancanı,
Köşe başı yaptığın sohbetleri hatırla,
Karnın ağrısa da yediğin erikleri,
Dama düşen çağlaları,elmaları düşün,
Ezberden çevirdiğin telefon numaralarını,
Okul bahçesinde buluştuğun kızları hatırla,
Utancını,
Çaresizliğini,
Sevincini,
Şüpheni,
Merakını,
Nefretini,
Hayallerini, hedeflerini..

Ve eksilenler olsa da, o dostlarla kaldığın yerden buluşmalarını düşün,
Camdan cama bakıştığınız o kızı,
Gökyüzünü hatırla,
Şimdikinde daha beyaz bulutları,
Yağmurları,
Pencere kenarı bekleyişleri,
Dededen kalma kitaplar düşün,
Kalemler,sararmış defterler,
Okumadığın romanları,
Başa sarıp sarıp dinlediğin o şarkıyı,
Denizleri,
Baharı,
Hiç biri olmasa da nefes aldığın şehirleri düşün,
Ağlayıp sızlanıp kalktığın günleri,
Mavisi,grisi,moru,kırmızısı,
Renksizlikleri düşün,
Sonra gözlerini,
Gördüklerini,
Hep görmezden geldiğin o iyilikleri,
Olduramadıklarını hatırla,
Ölenlerini düşün,
Parça parça kopup giden benliğini,
Anılarını,
Böyle geçmişin dediğin küfürlerini..

Kafanı kaldır,
Yaz,söyle,dinle.
Kalabalıkları düşün,
O'nu,
Hissettiklerini,
Var olduğunu,
Akıl almaz galaksileri,
Kuarkları,bozonları,fermiyonları,
Gaz ve toz bulutlarını,
Enerjiyi,
İnsanlığı düşün,
Yolları,en ücra yerleri,
Köy kahvelerini de düşün,
Alın çizgilerini,
Emek veren işçileri,
Edebiyatı,
Gece uyanıp duvara yazı yazan şairleri hatırla,

Bugün veya dün,
Kendini,
Karşılaşmaları,
Huzuru,
İnanmasan da seni düşünenleri, sevenleri,
Evrenin tam da şimdiki anını düşün,
Geçip gitti bile hızla,
Yakalama bırak neredeyse,
Tedirgin bakışlarının,
Gelen bir cümle ile
Mutluluğa döndüğü günü düşün,
Koşmalarını,yürümelerini,
Miskinliklerini,
En derin tükenmişliklerini ,
Bitmez,olmaz yada yeter dediğin akşamı,
Ben hayatta hiç yol kat etmedim diye zırvaladığın gündüzleri hatırla,
Olduğun yerde durulmuyor,
Galiba zaman diye bir de şey yok,
Sen,ben, o,
Biz,siz,onlar..
Az önceki,şimdiki ve az sonraki.
Bak az evveldi bu şiir,
Bitiyor..
Son kelimeleri..
Artık geçmişte kaldı.

21 Ekim 2015 Çarşamba

Suskun

83 Ağustos'undan beri konuşmadı;
İlk ne söylerdi acaba?
Belki "çok sustum" derdi size.
Bekledim derdi.
-Merhaba
-Siz kimsiniz?
Yada "özgürlük" derdi.
"Huzur" lafı ederdi kim bilir?

Hiç yapmadığı bir şeyi özleyemez belki ama,
Sitem ederdi size.
Özledim derdi.

Susun derdi...
Yeter!
Sıra bende.

Ellerine alırdı o günyüzü gören seslerini.
Sarılırdı onlara ardından.
Her kelimesine hatta...
"Çok şükür" derdi.

Duyan duymayan,
Biriktirdiğini söylerdi.
Doya doya gülerdi sonra.
Kaşlarını çatardı..
Haklıydı.

32 sene ...
Ve bir müddet sonra,
Ağız dolusu küfür savururdu.
Açardı ağzını lakin yummazdı gözünü.
...
Yok.
Yapmazdı.
Telaş yok..
...
Senin söyleyemediğini söylerdi.
Bunca yıl diyemediğini.
Sana,bize,sizlere,onlara..
Veya o'na söylerdi.

Sade ve içten..
İki dirhem bir çekirdek.
Gözler önünde bir anda;
"Seviyorum.." derdi mesela.

Evet söylerdi;
Tek kelimesi ile bir mısra,bir öykü,
Bir öz geçmiş gibi
İsmi gibi bilindik..
Yazardı akıllara.

Yada hiç konuşmazdı
Ne olacak;
Bunca sene susmuş
Sizlere mi anlatacak?

Veya sizler gibi düşünürdü;
İlk kez konuşacak olsam
Ne söylerim diye?

Sizler ne düşündünüz bilmeden.
Onun gibi düşünürsünüz sanırdı.
Anladı belki.
Sustu o yüzden.
Bir umut bekledi,
83 Yazı'ndan beri 

20 Ekim 2015 Salı

Ağlasam

Hüngür hüngür ağlasam...
Ama olmaz,
Yapamam.

Yanlış anlarlar,

Üzülmüş derler.
Yitip gidişim,
Paramparça oluşum bilinmez o zaman.