30 Aralık 2013 Pazartesi

Peki Peki Anladık ...

MFÖ’nün 1985 yılında yayımlanan albümünden güzel bir şarkı. Ayhan Sicimoğlu’na ithaf edildiği söylenmiştir hep. Bilen bilir Ayhan Sicimoğlu abimiz her konudan anlayan ve bildiği her şeyi en iyi şekilde yaptığını düşünen birisi olarak tanınır. Şarkının sözleri de hikayesi gibi manidar;
Peki peki anladık
Her şeyden sen anlarsın
İlk önce sen başlattın
En önce sen yavaşlattın
En uzağa sen gittin
En çabuk da sen döndün
Peki peki anladık
Sen neymişsin be abi!
Serbest çağrışım.. Arada sırada hükümetimiz, bu ülkede yapılan her güzel şeyi biz yaptık deyince de aklıma bu şarkı geliyor. Hatırlarsanız kuruluş tarihi 1992 olan Zonguldak Karaelmas Üniversitesi'nin, 2007’de bu hükümet tarafından kurulduğuna dair bir söylem bile işitti bu kulaklar. Basit bir dil sürçmesi yada danışmanlar tarafından verilen yanlış bir bilgilendirme olarak kabul edip geçmek mümkün elbette. Fakat insanlar üzerinde ‘Cidden ya önceden Zonguldak’ta üniversite mi vardı?’ gibi bir algı oluşmuş olması bile yeterince tuhaf değil mi?
Kimse yanlış anlamasın, kalkıp burada bu iktidar döneminde ülke ne kazandı ki şeklinde hiç de objektif olmayan zırvalıklardan bahsedecek değilim. Başlı başına askeri vesayetin kaldırılmış olması dahi önemli kazanımlardan biridir. Veya ilk beş yıldaki devlet kalkınmasındaki atılan adımlar göz ardı edilemez. Bazıları ısrarla ti’ye alsa da birçok ülke ile vizelerin kaldırılması, samimiyeti her ne kadar sorgulanırsa sorgulansın terörü bitirmek amacıyla izlenen cesur politikalar mevcut iktidar döneminde ülkenin kabuk değiştirmesinde önemli yer tuttu. Bütün bu sayılanları amaç ve izlenen yol olarak sonuna kadar eleştirdik. Zaten iktidardakini eleştirmek bizlerin en temel demokratik hakkı değil mi? Yukarıda saydıklarıma eminin birçokları, iyi de orduyu tasfiye ettiler, ekonomi yerle bir oldu, terörist başı ile ortaklık kuruldu, Brunei (Güneydoğu Asya'da Borneo adasında yer alan sultanlık) ile vizeler kalksa ne yazar şeklinde eleştiriler getirecektir. Bütün bu eleştirilerin haklılık payı var elbette fakat unutmamamız gereken en önemli şey rasyonel muhalefettir. Bazen haklı iken haksız duruma düşmedik mi sırf bu eksiklik yüzünden.
Aslında en temel muhalefet edilmesi gereken alan ifade özgürlüğü olmalı. Hepimiz farkındayız ki bir olguyu veya görüşü peşin hükümlerle kabul eden bir topluluk ile tartışmak pek mümkün olmuyor. ‘Bu budur nokta’ diye söz başlayan biriyle o dakikadan sonra konunun derinine inme imkanı da kalmıyor haliyle. Herkesin malumu Gezi süreciyle başlayan dönemde bazılarının eleştiriye ne kadar da tahammülsüz olduğu ortaya çıktı. Genci yaşlısı meydanlara çıkan her birey çapulcu ve marjinal olarak yaftalandı. Sivil darbe girişimidir bu denildi. Seçimle gelen iktidar farklı yollarla devrilmek isteniyor dendi. Bu insanlar ne istiyor diye sormak yerine komplocu bunlar diyerek tartışmanın üstü kapatılmaya çalışıldı. Hükümetimiz bir diyalog kanalı arayacağı yerde topyekun herkesi aynı küme içine aldı ve karaladı. Şimdi soruyorum, o dönem körü körüne hükümeti destekleyenler acaba ellerini vicdanlarına koyup düşününce onca insanın hepsinin kötü niyetli olduğuna inanıyorlar mı? Dört bir taraf hükümete komplo mu kurdu?
Bu günün ışığında geçen sürece tekrar dönüp baktığımızda roller değişti ama ezilen ve mağdur yine hükümet mi oldu? Darbe girişimi yapan bu sefer savcılar oldu, dış mihraklar yine destekledi ve sermaye grupları aç kurtlar gibi yine kenardan seyretti. Öyle mi? Hükümete karşı bir siyasi karalama yapılmaya çalışıldığı aşikar. Fakat bazı yazarlar nedense geçmişte yapılan hataları bugün görmeye başladılar. Önceki süreçte defalarca dile getirilen hatalar hep görmezden gelinmişti. Şimdi pek çoğu Odatv davasının ne kadar içi boş bir dava olduğunu söylüyor. Peki neden dün söylenmediniz. Adalet herkese bir gün lazım olur denildiğinde neden haykırmadınız. Neyse ki güzel olan yanı insanların biraz daha objektif davranmaya başlamış olması. Yada ben mi çok iyimserim
Sayın Başdanışman Yalçın Akdoğan'ın sözlerini okuduk;
Söyledikleri bir itiraf mi? Eğer birileri kendi ülkesinin milli ordusuna, milli istihbaratına, milli bankasına kumpas kurmuş ise iktidarda olanlar bu durumu neden engellemediler? Engellenemez bir şekilde devletin derinine sızılmış ise durum gerçekten korkutucu. Fakat kim oldukları biliniyorsa neden adalete teslim edilmediler? Ve bunu neden şimdi dile getirildi? Sayın Başdanışman'ın sözleri eğer itiraf değilse neden söylenmiştir?

Yada siyasi atmosfer gereği söylenen ve altında yatan gerçek niyet belli olmayan bir değerlendirme mi? En vahim olanı hangisi?
Eğer doğru ise bence en vahim olanı, ister beğenelim ister beğenmeyelim seçilmiş bir hükümetin meşru yollar dışında devirme çabasıdır. Şöyle düşünelim, seçilmişler günün birinde elbet değişir fakat devlet içinde çöreklenmiş bir oluşum varsa ve eğer temizlenmezse her kim iktidara gelirse gelsin sistem aynı olacaktır. Ve her gelen iktidar rengi ne olursa olsun halktan aldığı meşru görevi çetelerle birlikte yürütmek durumunda kalacaktır. Böyle bir oluşum varsa eminim ki bütün toplum bu durumda hükümete destek verecektir. Herkes aynı şeyi soruyor ya şu anda öncelikli konu yolsuzlukla mücadele mi yoksa bunun üstüne örtmek için ortaya atılan devlet içindeki paralel yapılanma ile savaş mı?  İkisi birden yapılsa ne olur. İlaha ki bu süreçte bile bir tarafa seçmek mecburiyetinde miyiz? Hem yolsuzluklarla mücadele edilse hem de çeteler çökertilse. Yine mi çok iyimser oldum?
İster mevcut ikdamın argümanlarını savunalım istersek de karşısında olalım. Temel ilke objektif olmak olmalı. Peşin kabul ile iktidarı destekleyen ve tartışmasız biat eden kesimle her kötülüğü rasyonel olmadan hükümete mal eden muhalefeti aynı kefeye koyabiliriz. Dondurması külahından yere düşse sorumlusu hükümettir diyen bir muhalefet bizi nereye taşır bilmem. Öbür yandan ise ülke 11 yıl önce çölmüş gibi davranan ve her kazanımı mevcut hükümete bağlayan bir tavırla ile destekçi olmak nasıl kabul görür anlamak mümkün değil.
Her şeyi ve herkesi savunmakta veya eleştirmekte özgürüz, yeter ki makul olalım.
Ama günün sonunda bir kısım ısrarla her türlü kötülüğün sorumluğu iktidardır der ve diğer taraf ise derse ki enkaz devraldık şimdi dünya lideriyiz... Objektif olmaya çalışan herkes eminim aynı karşılığı verecektir;
Peki peki anladık... Sen neymişsin be abi !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder